Hemşinli (Rize’de) veya Homşetsi (Hopa’da) (Ermenice; Համշինի , Rusça; Амшенцы, Lazca: Armeni, Sumehi) Rize’nin Çamlıhemşin ve Hemşin ilçelerinde büyük oranda, Çayeli, Pazar, Fındıklı, Hopa ilçelerinin iç bölgelerinde yaşayan veya soyu bu bölgelere dayanan halka “Hemşinli” adı verilmektedir.

Hemşinlilerin MS.VIII.yüzyılın ikinci yarısında, Prens Hamam Amatuni öncülüğünde bölgeye yerleştiği, Xaçikyan göçmenlerinin Ararat Bölgesi’ndeki Kotayk ve Aragatsotn’dan olduğu, XI.yüzyılın ikinci yarısında, Ani Şehri’nden bölgeye göç edildiği kaynaklarda yer almaktadır.

Hemşinliler XV.yüzyılda İslam’ın etkisine girerler ve XVIII.yüzyılda topluca müslüman olurlar, Hıristiyan kalmayı tercih edenler ise başta Trabzon olmak üzere diğer Karadeniz kentlerine dağılırlar. Daha batıya Samsun’a ve Adapazarı’na da gidenler olmuştur. Batıdaki Hemşin grubu doğudaki Hemşin grubuna göre daha güçlü bir kimlik bilincine sahiptir. Bu bilinci toplumsal faaliyetler yoluyla (Ankara, İstanbul, İzmir) büyük şehirlere de taşırlar.

Tarihi kaynaklarda Hemşin adı bir yerleşim bölgesi olarak geçmektedir. 1486 tarihli Osmanlı Tahrir Defteri’nde Hemşin Zaimi’nden; 1515 tarihli defterde de “Hemşin Zaimi” ve Seraskeri ile “Hemşin-i Bala” adlı kale yöneticilerinden bahsedilmektedir. Bu ifade o tarihlerde Hemşin’in kaza olduğunu göstermektedir. 1515-1532 tarihlerini taşıyan Tımar İcmal Defteri’nde “Vilayet-i Hemşin” ve “Nahiye Hemşin” tabirleri geçmektedir ve nüfusu hakkında bilgi vermektedir.

1520’de Hemşin Kazası’na tabi 3 nahiyede yaşayan tahmini toplam nüfus 3.619 kişi ve bunun 2.288’i Hıristiyan 1.331’ide Müslüman olarak gözükür iken; Rize İlçesi’nin toplam nüfusu 39.378 kişi ve bu nüfusun 36.706’sı Hıristiyan 2.676’sı Müslüman; Atina (Pazar) İlçesi’nin toplam nüfusu 19.837 kişi ve nüfusun 17.505’i Hıristiyan 2.332’si Müslüman olarak geçmektedir. 1554’te Hemşin’deki Müslüman nüfusta azalma Pazar’daki Müslüman nüfusta çoğalma görülmektedir.

Bu da o tarihlerde Hemşin’den Pazar Kazası’na inen ailelerin varlığı ile açıklanabilmektedir. 1515-1532 tarihlerini taşıyan Tımar İcmal Defteri’nde ‘Vilayet-i Hemşin’in hane sayısı 679’dur. Bölgeye daha sonra Fatih Sultan Mehmet Kanuni Sultan Süleyman ve II.Abdulhamit dönemleri (1876-1909) ile Cumhuriyet sonrası Rus tarafında kalan Hemşinli aileler yerleşirler.

HEMŞİNLİLERİN YAŞAM ALANLARI

Genel olarak “Hemşinli” ya da Lazca “Armeni” adlandırılan topluluk üyeleri, kendini Doğuda “Hamsetri”, Batıda “Hemşinli” olarak tanımlamaktadırlar. 1975 Köy nüfus kayıtlarına göre topluluk üyelerinin sayılarının Ermenice konuşanların 24.000 ve Türkçe konuşanların 15.000-20.000 arasında yani toplamda 39.000-44.000 kişi oldukları tahmin edilmektedir. Bunun dışında Ermenistan, Gürcistan, Rusya ve Orta Asya’da yaşayan Hıristiyan Hemşinlilerin sayısının 200.000 civarında olduğu iddia edilmektedir. Gerek Batı gerekse Doğu Hemşinlileri Sünni İslam’ın Hanefi mezhebinden olmakla birlikte aralarında önemsiz uygulama farklılıkları bulunmaktadır.

Gürcistan ve Rusya’da yaşayan Kuzey Hemşinlileri ise Ermeni Apostolik Kilisesine bağlıdırlar.

Bu topluluk üyelerinin göç öncesi yaşam alanları Doğu Karadeniz Bölgesinde kıyıdan uzak dağ ve yaylalardır. Doğu Karadeniz Bölgesinde yaşayan Hemşinliler üç ayrı gruptan oluşurlar:

1. Batı Hemşinli Grubu: (Baş Hemşin), Rize ilinde Büyükdere, Ortaköy, Fırtına, Piskale ve Abivice ırmakları boyunca uzanan köylerde yaşarlar. Vadi içinde sıkışık düzende oluşmuş olan Hemşin yerleşim bölgeleri Kaçkar dağlarına kadar uzanır. Batıda Rize Çayeli, Pazar yöresinde yaşayan Hemşin grubu ise yalnızca Türkçe konuşur. Buna karşılık yöredeki bazı yer adları Ermenice kalan bu sözcükler günlük yaşama girer.

2. Doğu Hemşinli Grubu: Artvin İlinde Hopa ve Kemal Paşa içinden geçen dere kenarına yerleşerek yaşamlarını sürdüren Hemşin grubudur. Burada Çoruh nehri doğal bir sınır oluşturur. Doğuda Artvin Hopa’da yaşayan Hemşin grubu Ermenice, Batı lehçesi ve Türkçe konuşur.

3. Kuzey Hemşinli Grubu: Günümüzde Gürcistan ve Rusya’da yaşayan, Osmanlı döneminde Hemşin’den ayrılmak zorunda kalmış ve 1915’e dek Samsun, Ordu, Trabzon ve Giresun’a göçerek o bölgelerde yaşamış ana dili Homşetsi olan Hıristiyan gruptur.

Doğu Hemşinlilerinde köyden köye farklılık gösteren en az iki Hemşince lehçesi kullanılmakta, Türkçe ve Lazca’dan ödünçlenmiş pek çok terim kullanılmaktadır. Batı Hemşinlilerinde ise genel olarak Trabzon-Rize lehçeleri içerisinde değerlendirilen ama kendine özgü farklılıklara sahip, Rumca ve Lazca’dan ödünç terimler içeren bir Türkçe lehçesi kullanılmaktadır. Homşotsi’de tıpkı Batı Hemşin Türkçesinde olduğu gibi: /e/ > /a/ (Farsça > Türkçe Belki > Homşotsi balki), /i/ > /u/ (Türkçe şişe > şuşe) dönüşümleri karakteristiktir.

Bu bölgedeki diğer köy, ilçe ve şehirlerde de Hemşinliler yaşamaktadır. Ekonomik nedenlerden dolayı birçok Hemşinli büyük şehirlere özellikle İstanbul, İzmir, Ankara, Bursa, Bolu ve Sakarya’ya yerleşir. Hemşinliler yaşamlarını daha çok fırıncılık ve pastacılık yaparak sürdürmektedirler.

HEMŞİN KAVRAMI

Doğu Karadeniz Bölgesi’nde Çayeli ilçesinden başlayarak Hopa’ya doğru kıyı şeridinin iç kesimindeki köy halkları Hemşinliler olarak bilinir ve kendilerini de Hemşinli olarak tanıtırlar. Bunlar gerek coğrafi konumları gerek kültürleri ve konuştukları diyalektleri hatta mesleki uzmanlıklarıyla da oldukça özel bir halktır. Hemşin adı yörede Çamlıhemşin Hemşin ilçeleriyle Hemşin Başköy, Hemşin Ortaköy, Hemşin Sıraköy, Abu Hemşin gibi köylerin yanı sıra özellikle büyük kentlerde kahvehane, lokanta, dernek ve dergi isimleriyle de karşımıza çıkmaktadır. Bu kadar çok ve çeşitli kullanım alanı bulan bu isim kullanıldığı mevkilerin kendilerini Hemşinli olarak adlandıran bir toplumla ilişkili olması nedeniyle bir etnik grubun varlığını düşündürmektedir.

Hemşin kelimesinin alelade bir yer (yerleşim) adı olmadığı bellidir. Çünkü yalnız coğrafi alanda ele alındığında dahi örneğin Çamlıhemşin ilçesi idari sınırları içinde Hemşinliler ve Lazlar yerleşik iki halk/topluluk olarak karşımıza çıkmaktadır. Öyle ki Hemşinli ve Laz köyleri ayrımı oldukça net bir biçimde yapılmaktadır.

Hemşinlilerin anlattıklarına göre ataları Erzurum Kars bölgesinden bütün hayvanları ve oymağı ile Atina (Pazar) dağlık köylerine gelip yerleşen “Ham”/”Hem” ve “Şem”/”Şin” adlı Hıristiyan iki kardeşdir. Çoruh ile Karadeniz arasındaki Kaçkar dağlarının denize yakın bölgelerinde ve dere kenarlarına yerleşen bu iki kardeş “Ham”/”Hem” ve “Şem”/”Şin”in zamanla soyu sopu çoğalıp artıyor, dört kola ayrılıyorlar. Ekinci ve bağcı olan 1- Pazar (Atina Hemşinliği) 2- Nice Hemşinliği 3- Abu Hemşinliği (Bunlar çok erkenden İslam olurlar) 4- Çoğu göçebe ve yaylacı olan Hopa Hemşinliği (Bunlar daha sonra İslamlığı kabul ederler).

Hemşinlilerin kökenini anlatan ikinci efsanede şöyle deniyor: Atalarımız “Ham”/”Hem” ile “Şem”/”Şin” adlı iki kardeş Kars’ın doğusundaki eski Anı vilayeti bölgesinden şimdiki Hemşinlik’e gidip yerleşirler. O zaman Hıristiyan dininde inanmaktadırlar. Çoğalırlar ve sonradan buralara İslamlık yayılınca, Hemşinliler de İslamiyeti kabul ederler. Hemşinliler Sünnî ve Hanefi’dirler. Bazı adetlerde farklılıklar göze çarpmaktadır. Hemşin teriminin etimolojisini Hamam “prens Hamam Amatuni” + şeni “köy” formunda olduğu da iddia edilmektedir.

Grup kimliği ile ilgili yeterli bilgi yoktur. Doğu’da Artvin yöresinde yaşayan grupta dil belirleyici özelliktir. Ancak bu, orada yaşayan halkın Ermeni kökenden geldiği anlamına gelmemektedir. Burada yaşayan Hemşinlilerin büyük çoğunluğu Ermenice konuştuğunun farkında bile değildir. Günümüzde tamamen Türkleşen Rize İli Çayeli, Pazar ilçe ve köylerinde yaşayan batıdaki grup kendilerinin Ermeni kökenden geldiğini kabul etmez, ancak komşu Lazlar tarafından Armeni ya da Kalın Kaburgalı Armeni olarak isimlendirilirler. Her iki bölgede yaşayan Hemşinlilerin Lazlarla fazla ilişkileri yoktur. Batıdaki Hemşinliler her zaman kendilerini Lazlardan üstün görürler. Bölgenin coğrafi yapısı Pontus dağlarının kuzey yamaçlarında yaşayan diğer etnik gruplar gibi Hemşinlilerin de izole bir yaşam sürdürmelerini sağlamıştır. Doğudaki Hemşinlilerin büyük kısmı taşımacılıkla uğraşmaktadırlar. Batıdaki Hemşinlilerin önemli kısmı, büyük kentlere göç etmişler buralarda, pastacılık ve fırıncılık yapmaktadırlar.

Hemşin halkının bir etnik grup kimliğinin bulunduğundan şüphe yoktur. Bir toplumun kendini böyle bir ismiyle tanımlaması gerçeği dahi bir etnik yapılanmayı ya da durum alışı belgelemeye yeterlidir. Ancak Hemşinlilerin kendilerini nasıl bir grup olarak algıladıkları kökenlerinin ne olduğu sorusu daha derinlemesine bir incelemeyi gerektirmektedir.

Hemşin sözcüğünün etimolojisi, bu grubun kökeninin ne olduğu sorusunun en önemli noktasını oluşturur. Mecker ismin Ermeni etimolojisine sahip olmasına karşılık Batı grubu Hemşin halkının günümüzde konuştukları tek dilin Türkçe olduğunu ve bir Hemşinli tarafından kelimenin bu dildeki yakın karşılığıyla “hep-şen” (canlı) olmak gibi bir anlama geldiğinin sanıldığını belirtmektedir. Halk dilindeki bu türden açıklamaların gerçeği yansıtmadığı ve güvenilir olmadığı açıktır. Oysa “şen/şin”, “hen” sözcüğünün Ermenice de “inşa etmek” ve “köy olmak” gibi iki anlamı bulunmaktadır. Hem/Ham sözcüğüne gelince Bennighaus ismin etimolojisini Hemşin halkının tarihi ve etnik kimlikleri ile özel olarak bağlantılı görürken bu hususta halk dilindeki anlamlandırmalar ve açıklamalardan çok tarihi kaynaklara müracaat ediyor. Buna göre -Hem-sözcüğü doğrudan doğruya tarihi bir şahsiyete göndermedir ve Hemşin halkının şimdiki coğrafyalarına yerleşmelerine liderlik eden Ermeni Prensi Hamam ile ilgilidir. Ancak Gerek doğuda gerek batıda yaşayan Hemşinliler kendi geçmişleri hakkındaki birçok bilgiden haberdar değildirler, Batı Hemşinliler olsun, Doğu Hemşinliler olsun ve gerekse büyük kentlerde yaşayan Hemşinliler olsun kendi kökenlerinin Ermeni olabileceği ihtimalini şiddetle reddetmektedirler.

Türkiye Hemşinlilerinin her iki bölümü de grup kimliğine sahip olmakla birlikte Ermeni kültür ve kimliğiyle ilişkilendirilmekten rahatsız olmaktadır: “Ermeni hem dinsiz, hem kötü insan olur. Ermeni olup da dinden mi çıkayım, Ermenilerin mezarları kıbleye dönük değil ama bizim en eski mezarlarımız kıbleye dönük, biz eskiden beri Müslümanız”. Batı grubu genelde doğu grubunu da dışlama eğilimindedir: “Dini Müslüman, dili Türkçe, Hemşinli gibi yiyip, içen, yaşayan, köyde de, gurbette de ocağını tüttüren Hemşinli’dir. Hemşinliler çalışkan atik, keskin olur”. Hemşinliler kendilerini kesinlikle Rizeli olarak tanımlamamakta gerek batı gerekse doğu grubunun komşuları Lazlarla da arası iyi olmayıp toplumsal açıdan izole bir hayat sürmektedirler: “Hemşinlilerin hiçbiri doğrudan “Rizeliyim” yanıtını vermezler. Ancak üstelendiğinde kendilerinden ‘Rize’nin, Pazar İlçesinin.... köyündenim’ yanıtı alınır. Bu yöre insanı kendini Rizeli kabul etmemekte, ilden kendini tamimiyle soyutlamış görünmektedir. Ciddi sağlık problemi olmadıkça halk Rize’ye gitmemekte, yöre halkı nerelisin sorusuna Mermonatlıyım, Çingitliyim, Meleskurluyum yanıtını verdikten sonra üstüne basa basa “Hemşinliyim”, ‘Bize Hemşinli derler’, ‘Biz Hemşinliyiz’ biçiminde açıklama yapılmaktadırlar.”

Hemşinliler, özellikle Rize Çayeli, Pazar ilçe ve köylerinde yaşayan Batı Hemşinliler ortak bir Hemşinlilik bilincine sahip bir toplum olarak karşımıza çıkmaktadırlar. Yaz mevsiminde hayvanların otlatılması, kışlık çayır biçilmesi amacıyla yaylalara çıkılmaktadır. Osmanlı döneminde, Çarlık Rusya’sına giderek fırıncılık ve pastacılık mesleğini öğrenen Hemşinliler, Petrograd, Talin (Estonya), Moskova, Mugilov, Berdiçev, Odesa, Sivastopol, Yalta, Kefe, Tiflis (Gürcistan), Gence, Rostov, Soçi, Poti, ve Batum kentlerinde kendi fırın ve pastanelerini açmışlar, kazandıkları paralarla köylerinde lüks konaklar yaptırmışlar. 1917 Ekim Devrimi’nin ardından bir kısmı Türkiye’ye dönmeyi başarırken bir bölümü Rusya’da mahsur kalmış hatta bazıları Stalin döneminde Rus olmayan diğer azınlıklarla birlikte Sibirya’ya sürgüne gönderilmişlerdir. Hemşinliler günümüzde nerdeyse tüm Türkiye’de bu mesleklerin en yetenekli ve yaygın uygulayıcılarıdır.

SAKARYA İLİNDE HEMŞİNLİLERİN YERLEŞTİĞİ BÖLGELER

Akyazı-Hastane Mh.,

Ferizli-Koyunağılı Mh., Ceylandere Köyü (Potuoğlu),

Karasu-Aziziye Mh., Çatalüvez Köyü, Darıçayırı Beldesi, Kızılcık Köyü, Kurumeşe Köyü, Paralı Köyü, Yuvalıdere Köyü,

Kocaali-Ağalar Mh., Alandere Mh., Merkez Mh., Yayla Mh., Açmabaşı Köyü, Çakmaklı Köyü, Gümüşoluk Köyü (Bolazar), Kadıköy, Karapelit Köyü, Kestanepınarı Köyü, Karalar Köyü.

HEMŞİN ALFABESİ

Son yıllarda Hemşinlilerin dillerini koruma ve geliştirme yönünde belli çabalar içine girdikleri görülmektedir. Hemşinliler içinde Hemşince okuma ve yazmaya yönelik bir ilginin oluşmaya başladığı söylenebilir. Hemşince okuma ve yazmaya dönük bu ilgi bir eksikliği de göstermektedir. Hemşince metinlerde alfabe kullanımı bakımından bazı farklılıkların ve anlaşmazlıkların olduğu görülmektedir. Ancak Hemşinlilerinin uzun yıllardır yazılı dilden uzak kalmış olmaları ve yeni bir alfabe öğrenmenin çeşitli güçlükler taşıması Latin harflerine dayalı bir Hemşince alfabeyi zorunlu kılmaktadır.

Aa, Bb, Cc, Çç, Dd, Ee, Ff, Gg, Ğğ, Hh, Xx, Iı, İi, Jj, Kk, Qq, Ll, Mm, Nn, Oo, Öö, Pp, Rr, Ss, Şş, Tt, Uu, Üü, Vv, Yy, Zz, Ts-ts, Dz-dz

Bu alfabede Türk alfabesindeki bütün harflerin yanı sıra Türk alfabesinde bulunmayan dört harf bulunmaktadır. Öncelikle bu harflerle ilgili bir takım açıklamalar yapmak gerekmektedir. Türkçe’de bulunmayan harfler; X, x: gırtlaktan çıkarılan bir (h) sesi verir. Daha önce (kh), (ğh) biçiminde yazılışları oldu. Bu sesi karşılamak için (x) sembolünün seçilmesinin nedenine gelince: bu sesin kullanıldığı Rusça, Kürtçe, Azerice, Lazca dillerinde bu sembol kullanılmaktadır. Bir bütün olarak Latin harfleri kullanan Doğu toplumlarında bu sembol kullanılmaktadır.

Q, q: (g) ye yaklaşan bir (k) sesi verir. İngilizce’de ki kullanımına çok benzemektedir. Aynı biçimde Kürtçe ve Azerice’de de kullanılmaktadır. Kim harfi ve Ke harfi. Burada (Q) sembolüyle gösterilen Kim harfidir.

(Q) sembolü yerine (k) kullanıldığında Hemşince’de bu iki se arasında nasıl bir fark olduğu anlaşılabilmektedir. Ts, ts: dişlerin arasından çıkarılan (t) ve (s) sesi karışımı, tıslamayı andırır bir sestir. Bazı Kafkas dillerinde tek sembolle gösterilme olanakları bulunmakla birlikte Latin harfleri temel alındığı için (ts) harf çiftiyle karşılanması uygun görünmektedir. Latin harfleriyle bu harf çifti kullanılmaktadır. Bu sese benzer bir (Tz) sesi de bulunmakla birlikte aralarındaki fark belirgin bir şekilde azalmıştır.

Dz, dz: dişlerin arasından çıkarılan (d) ve (z) sesi karışımı bir sestir.

Ü,ü- Ö,ö: bu harfler Hemşince’nin Türkçe ile çok yoğun etkileşim yaşanması sonucu Türkçe’den oldukça fazla sözcük aldığından dolayı alfabeye alınır.