600-700 yıllık tarihi geleneğimiz olan Ata sporumuz yağlı güreşin en önemli unsurlarından biridir. Kültür mirasımızın tarihi dokusuna uygun bir şekilde pehlivanları kıble yönüne dönük bir şekilde maniler eşliğinde Er Meydanına, Dualı Çayıra salavatlayan gönderen sanatkârlardır. Tarihi kültür mirasımızın mihenk taşlarıdır. Durum böyle olunca insanın aklına ilk gelen bu önemli görevin belirli kuralı kriteri var mı?

Cazgır olmak için hangi kriterleri yerine getirmek gerekiyor? Cazgırlığın resmi bir sınavı var mı? Cazgır, Başcazgır, Başcazgır Yardımcılığı görevleri neye, kime göre tesbit ediliyor? Bu önemli görevi icra eden Cazgırlarımızı denetleyen bir birim var mı? Er Meydanı'nda görev dağılımı neye, kime göre yapılıyor? Bunları neden mi yazıyorum, neden mi soruyorum. Bu konudan birçok kişi rahatsız.

Son zamanlarda Er Meydanlarımızda Cazgırlarımızın ağzında Tarihi Kültür Mirasımıza zarar verecek, erozyona uğratacak dokusunu değişime uğratacak, tarihimize kültürümüze uymayan birçok sözler duymaya başladık. Er Meydanına "Arena" yakıştırması, "Saha" yakıştırması, Pehlivanlarımıza Şampiyon-Yıldız-Star yakıştırması, seyirciler arasında "Turist" var bahanesi ile yabancı dilde anons yapıp, icra ettiği Tarihi Kültür Mirası dokusunun dışına çıkması, Er Meydanından kopup siyasilere ve ağalarımıza iş insanlarımıza saatlerce methiyeler dizmeleri vs. olmaz kardeşim olmaz. Dünyanın hiç bir ülkesinde kendi örf, adet ve geleneklerinin dışına çıkıp burada Türk var Türkçe konuşalım diyen bir millet ben duymadım. Bu spor bizim adı üstünde TGGF. Türkiye Geleneksel Güreşlerimiz, Uluslar Arası bir spor değil, Geleneksel bir spor. Birileri bizi anlayamıyorsa varsın Türkçe öğrensin, merak etsin, araştırsın...

Demem o ki; Bu gibi durumlarda Cazgırlarımızı uyaracak, amacının dışına çıktığında gerekirse cezai işlem uygulayacak bir birim bulunuyor mu? Şimdi belki ben bu yazıyı kaleme aldığım için bir takım kişiler tarafından her zaman olduğu gibi yine kötü niyetli adam ilan edileceğim. Olsun sorun yok, benim niyetim halis, benim hiç kimseye bir düşmanlığım olmadığı gibi hiç kimseyi de ön plana çıkarmak gibi niyetim yok burada. Benim yazdıklarım gizlide olan bir durum değil, milyonların önünde yaşanan birçok kesimi ciddi rahatsız eden durum.

Meselâ; Cazgır, Başcazgır, Başcazgır Yardımcılığı kime neye göre belirleniyor. Son zamanlarda Tarihi Edirne Kırkpınar Başcazgırımız koca usta Şükrü Kayabaş, "Ben Başcazgırlığı bırakıyorum. Er Meydanlarına veda ediyorum ve Başcazgırlık görevini Başcazgır Yardımcım Emin Ger'e devrediyorum" sözünü çok fazla telaffuz etmeye başladı. Bu durum bana hiç etik gelmiyor. Ben Emin kardeşimizin düşmanı değilim. Allah kalbimi biliyor, burada birçok Cazgırımıza haksızlık olduğuna inanıyorum. Böyle önemli bir görev bu kadar basit bir şekilde Baba'dan Oğul'a miras gibi devredilmemeli. Bunun bir kriteri olmalı. Tüm Cazgırlarımızın düşünce ve fikirleri alınmalı. Her birinin artıları eksileri göz önüne alınmalı. Nasıl ki; minikten başa tüm yiğitlerimiz çıktıkları her boyu hak ederek alıyorlarsa, nasıl ki; hakemlerimiz sınav edilip hakemlik lisansı veriliyor ve hatalı davranışlarında da ceza alabiliyorlarsa, Cazgırlarımıza da bir kriter getirilip eşit imkanlarda hak edene görev verilmeli. Birine konuşmasından, davranışından, hatalı anonsundan ceza verilebiliyorsa istisnasız her birine aynı muamele yapılmalı, aynı cezalar verilebilmeli...

Ata sporumuz yağlı güreş bir kesimin değil, Türkiye Cumhuriyetinde yaşayan tarihini örfünü adetlerini sahiplenen her Türk vatandaşınındır. Ahbap çavuş ilişkisi, senin benim adamım, senin zihniyetin, benim zihniyetim görüşü artık son bulmalı. At binenin kılıç kuşananın misali camia içinde her görev ehline verilmeli.

Saygılarımla...

Yalçın Kaynak / Sadece Güreş Programı Yorumcusu